Kendinizden kısaca bahseder misiniz ? Armağan Portakal Kimdir ?
Yalın bir hikayem var… Aylar sonra yarım yüzyıl yaşımda olacağım. Okudum, mühendis oldum. Mesleğimi yapamadım, hayatıma yön verecek başlangıcım olsun diyerek bambaşka bir kariyer hayatım oldu. 2005 yılında istifa ederek kurumsal hayat dışına çıktım ve freelance pazarlama yol arkadaşlığı sistemini kurdum. Gezmeyi, fotoğraf çekmeyi, yazmayı severim. Gezilerimde kentlerin bıraktığı hislere odaklanırım. Tesadüf, Pencere ve Doğma Yavrum Dünya Çok Kalabalık isimli kitaplarım var. @2kadinanadoluda ekibindeyim.
Hayatta ilham aldığım insanlar var ve “İlham alıyorsam, ilham vermeliyim, zincir tamamlansın” diye düşünüyorum. Paylaşmak için mükemmel olmayı beklemem.
Hayat arkadaşım ve can yoldaşım Fatih (Portakal) ile evliyim. 2015 yılında Torlak Çiftliği’ni kurdum. Zeytine her zaman hayrandım, artık zeytinciyim. Toprağın ritminde yaşayan bir çiftçi kadınım şimdilik…
Sizin kendinize ait bir sitenizin olduğunu biliyorum ve farklı projeler üzerinde de çalıştığınızı biliyorum. Siteniz ve yapmış olduğunuz projeler hakkında bize bilgi verir misiniz ? Yaptığınız ve ilgilendiğiniz projeler size ne kazandırdı ?
2010 yılında fotoğraf eğitimleri almaya başladım. Fotoğraf hayatıma ince dokunuşlar yaptı, kişisel gelişimime katkı verdi. Fotoğraf yüzünden hep yeni yerlere, ülkelere seyahatler yaptım. Fotoğraflar birikti, Armağan’ın Penceresi adı altında sosyal sorumluluk projesi olarak iki kişisel sergi açtım. Fotoğraflarımı, yazılarımı yayınlayabilmek amacıyla web sitemi kurdum.
Son yıllarda cep telefonu ile çekim yapıp, hemen video yapmayı seviyorum. Çiftçiliğe başladıktan sonra fotoğraf ikinci plana düştü. Daha doğrusu, fotoğrafçılık becerilerimi kendi işimde kullanıyorum diyebilirim.
Anadolu’yu yazdığımız projemiz var. İki Kadın Anadoluda ile popüleri değil, yereli paylaşmaya çalışıyoruz. Davet aldığımız şehirlerden rehber rica ediyoruz. Kısa sürede verimli bir gezi yapmak için. Çok hikayemiz birikti. Anadolu efsane bir ülke…
İlk kitabınızı çıkarmayı nasıl ve ne zaman düşündünüz ? ve kitaplarınız hakkında bilgi alabilir miyiz ?
2011 yılıydı. Yılbaşı hediyesi olarak eşime dostuma özel hediyeler vermek istiyordum. Yıllar boyu ufak notlar aldığım ajandamdaki yazıları, sözleri derledim ve kendi imkanlarımla, ufak cep boy olarak bastırdım. Çok özel bir hediye oldu. İsmi Tesadüf idi. O ufacık kitap bir çok sosyal sorumluluğa katkı sağladı. Sonra Postiga Yayınevi kitap olarak yayınladı. Ardından Pencere isimli kitabımı da. Ben onlara kızlarım diyorum. Özellikle Tesadüf ilk göz ağrımdır.
Öykülerimi derledim. Bugüne ve hayata naif protestolar dokundurduğum öykü kitabımın ismini Doğma Yavrum Dünya Çok Kalabalık koydum. Yazar Canan Tan vesile oldu Doğan Kitap ile tanıştım. Yayınevi öykülerimi beğendi, editörüm Handan (Akdemir) ile keyifli hazırlık süreci sonunda Şubat ayında raflara çıktı.
Kitap yazarlarında konuyu neye göre ve nasıl belirlediklerini hep merak etmişimdir. Siz kitaplarınızda konuyu nasıl ve neye göre belirliyorsunuz ?
Çürük zamanlara denk geldi hayatlarımız. Benden bir satır kalsın geleceğe istedim. Bugünler nasıldı, çevremizde, içimizde neler olup bitiyor, iz bırakmak istedim.
Kitap yazarken yazma saatleriniz var mıdır ? yoksa aklınıza geldiğinde not mu alırsınız ?
Ben henüz çok yolun başında bir yazarım. Haddimi aşmadan yanıtlamaya çalışayım. Gün içinde bir çok şeyle meşgul olduğumda kafamı toplayamıyorum. Çünkü yazmak ciddiyet ve sorumluluk istiyor. Sadakat istiyor. Toprak gibi. Çiftçilik de böyle. Hobi değil. Taze fikirler aklıma genelde araba kullanırken gelir. Yola konsantre olduğumdan günlük iş düşünceleri bastırılır. Hava baloncukları gibi taze ve yeni fikirler yüzeye çıkmaya başlar. Hemen telefona sesli not alırım.
Kitap yazarlarının genelde çok kitap okuduklarını düşünmüşümdür. En çok ne tür kitap okumayı seversiniz ? En son hangi kitabı okuyorsunuz ?
“Yazmak için okumak gerektiğini” öğrendim. Öyküleri seviyorum. Roman da elbette. Gerçek olaylara, dönemlere dokunan romanları seviyorum. Şiir olarak Özdemir Asaf’a bayılırım. 1984’te almışım ‘Yalnızlık Paylaşılmaz’ı ve başucu kitabım gibidir.
Sizce herkes kitap yazabilir mi ? Siz Kitap yazarken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz ?
Aslında bu sorunun yanıtı okuyucuda. Basit bir eylem değil. Dili, kurgusu, özü, tekniği ile kompleks bir iş aslında. Herkesin yapabileceği bir şey değil ama kendimden örnek vererek açıklamak isterim. Tesadüf ve Pencere’yi bir edebiyat türü içine alamıyorum. Kendilerine has üretimler. Eğer onları yapmasaydım yani ilk adımları atmasaydım bugün Doğma Yavrum Dünya Çok Kalabalık öykü kitabıma varamayacaktım. İnsanların içinde ne yetenekler var, birikmiş ne hikayeler var bilemeyiz. Yazmak bir yolculuk.
Kitaplarınızda fazla satış olmasını neye bağlıyorsunuz ?
Doğma Yavrum Dünya Çok Kalabalık öykü kitabım 4. Baskıyı yaptı. İlk hafta ikinci baskıya girdi. Ben heyecandan ne yapacağımı bilemedim o günlerde. Öykülerim insanlara ulaştı. İki bölümden oluşuyor. İlk bölüm güzel, temiz duygulu çocukluk. İkinci bölüm ise bugüne dair acılar, gerçekler. Okuyucudan aldığım bildirimleri analiz ettiğimde özellikle çocukluk etkilemiş. O temiz, parlak günleri özlediğimizi düşünüyorum. İsmini çok etkileyici buldular. Kitabım çıktığında elimde öykülerim Anadolu’yu dolaşmak istemiştim. Gönlüme göre oldu. Çok güzel ve değerli yerlerden davet aldım. Söyleşiler, imza günleri organize ettik. Kazdağı, Kayseri, Denizli İzmir, Bodrum, İstanbul, Gaziantep, Adana, Bursa, Ayvalık’ta çok beğendiğim mekanlarda değerli okuyucu ile buluştuk. Özellikle Ankara etkinliğini 19 Mayıs günü yaptık. Önce Atatürk’ü ziyaret ettik.
Bir yazar olarak en çok beğendiğiniz yazarlar hangileridir ?
Paul Auster çok seviyorum özellikle Kış Günlüğü kitabı. Benden farklı kuşakta, benden başka bir kıtada yaşamış bir insan ama hepimiz çocukken dört yapraklı yoncayı aramışız. Bu kadar basitiz aslında. Basit ve bir.
Julia Alvarez’in Kelebekler Zamanında çok etkileyicidir. Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek öyle, filmini defalarca izledim. İnci Aral’ın Şarkını Söylediğin Zaman çok sevdim. Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü, kurgusuyla hayran bırakıyor. Amin Maalouf Semerkant kitabı her şeyin başlangıcını anlatıyor sanki. Rüzgar Gibi Geçti ilk basımından okudum. Aimeé tarihsel bir anlatı aslında, Kırmızı Değirmen severek okudum, ressam Henri De Toulouse-Lautrec hayatıdır. Orhan Bahtiyar’ın İdeon Tanrıların Yolu kitabı Kazdağı ile tanışmamı sağladığı için mühim. Necati Tosuner’in Necati Tosuner Sokağı derinden etkiliyor. Buket Uzuner yazarken de konuşurken de kullandığı “Hala öyledir” ifadesi etkiler. Yaşamın devamlılığını hissettiriyor.
Boş vakitlerinizde neler yapmaktan zevk alırsınız? Spor ile ilgileniyor musunuz ?
İstanbul ve İzmir arasında gidip geliyorum. Çiftlikte üretmeye odaklıyız. Toprak üretirken zihin ve beden de üretsin diye atölyeler, faaliyetler, el işleri icat ediyoruz.
Bir süre ara verdim ama pilates seviyorum. Evde Tibet’in Gençlik Pınarı kitabındaki 5 hareketi yaparım. Müthiş faydasını gördüm. Doğru nefes tekniği ile bedenen ve zihnen inanılmaz faydalı hareketler.
Çocukluğunuzda ve gençlik yıllarınızda yemek ile aranız nasıldı?
Çocukken mızmızdım. Tuvalete kaçardım annem elinde tabakla kapıda beklerdi. Süt koyardı kocaman bardağa içmiş gibi yapar, dökerdim. Hala yemekle aram pek yok. Biyolojik ihtiyaçtan yemek yerim. Yakıt olsun diye. Mutfakta zaman geçirmeyi sevmem.
Ama Torlak Çiftliği çok özel. Orada üretim yapıyoruz. El emeği hepsi. Üretimde işin içindeyim. Mutfakta yemek yapmayı değil ama üretimde olmayı seviyorum.
Yemek yapmaktan zevk alır mısınız ? Eğer zevk alıyorsanız bizler ile sağlıklı beslenme ile ilgili bir tarif paylaşır mısınız ?
Mutfakta zaman geçirmeyi sevmem ama yemek yapmayı bilirim. Karışık yemeklerden, süslü, şaşaalı tabaklardan hoşlanmam. Yalın, fazlaca sosa bulanmamış, natürelliğini korumuş yemekler tercihim. Esnaf lokantalarına bu yüzden bayılırım.
Bu sene kendi yaptığımız enginar konservelerinden çorba yaptık. Fikir benimdi ama mutfakta uzman olan ablam @kizcocuklari pişirdi. Çok kolay, hafif mayhoş tadıyla nefis ve besleyici.
Enginar Çorbası tarifi için bir tık yapmanız yeterli.
Yemek ve Mekan siteleri ile ilgileniyor musunuz ? Lezzet Tramvayı sitenizi nasıl buluyorsunuz?
Alıştığım yerlere sadık olmakla birlikte, yeni mekanları keşfetmeyi seviyorum. Instagramda yerli yabancı hesaplar takip ediyorum. Bunların arasında @lezzettramvayı da var.
Son olarak ileri dönem projeleriniz ve hedefleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz ?
Torlak Çiftliği, benim için çok önemli. Yalın bir hikayemiz var. Egeli bir aile olarak çocukluktaki tadlara özlemle kurduk bu çiftliği. Sağlıklı yaşamak ve beslenmek için. Amacımız o lezzetlere yeniden ulaşmak, bizi çocukluğumuza götüren o tadlara hatıralara. Ailemizden öğrendiğimiz geleneksel bilgiyle en iyi bildiğimiz az ürünle devam edeceğiz. El emeği bizim için hala çok değerli…
Bunun yanında zihin ve beden üretsin amacıyla atölyelere ağırlık vereceğiz.
İki Kadın Anadoluda projemize devam edeceğiz.
Sevgili Lezzet Tramvayı, yolun açık olsun, yeniliklere güzelliklere götür bizi…
Armağan Portakal
Verdiğiniz bu değerli bilgiler için teşekkürler
LEZZET TRAMVAYI
Lezzete Giden Yol Lezzet Tramvayı İle Başlar
Ne kadar ilginc bir kitap. Röportaj da cok basarili olmus. Sevgiler 😊
Armağan Hanım’ı beğenerek takip ediyorum. Çiftçiliğe yönelmiş olması da çok güzel..
evet bende takip ediyorum. Çiftliğe yönelmiş ve çok iyi etmiş bencede
Keyifli bir röportaj olmuş kitap ismi de çok güzel
evet kitabı okumadıysanız tavsiye ederim
Gerçekten harika içerik. Ben açıkça web sitenizi not aldım. Müteşekkirim!
Teşekkürler
Kusursuz içerik. Ben kesinlikle bu siteyi yer işareti koydum. Teşekkür ederim!
Çoşkun bey teşekkür ederrim