Sevda Mutlu’nun yazmış olduğu güzel olduğu kadar etkileyici olan bu makaleyi sizlerle paylaşıyorum.
Annem
Ergenlik döneminde annem ile anlaşamazdım. Üniversite sınavlarında gençliğin verdiği özgür olma isteği ile yaşadığım şehirden uzak bütün okulları tercihlerime yazmıştım. Kazandım. 5 yıl boyunca ailemden uzak bir okulda yurtlarda bin bir türlü sıkıntı ile okudum. Çalışkan bir öğrenciydim. Ama maddi sıkıntımız yüzünden tatillerde bile evime gidemez yurtta kalırdım. Tüm boş vakitlerimde çalışarak harçlığımı kazanırdım. Ailem benimle gurur duyuyordu. Fakat o kadar görüşebiliyorduk ki. Annemi çok özlüyor, yemeklerine, kokusuna hatta onunla tartışmalarımıza, kavgalarımıza bile hasret kalıyordum. Annem bu dönemler de çok ağır hastalıklar geçirmiş. Ben üzülmeyeyim diye ailedeki herkese tembihlerde bulunmuş. Haberim olmadığı için onun hastalığı sırasında hiç yanında bulunamadım. Aslında gidebilecek zamanlarım ve paramın olduğu dönemlerde oldu ama gitmedim. Çünkü planlarım vardı ve para biriktiriyordum. Okulun bitmesine az kalmıştı. Yurt dışından bir üniversiteden burs kazandım. İtalya’da okuma fırsatım doğmuştu. Aileme telefon açtım. Annem ile görüştüm . Annem yine beni destekledi ve “istiyorsan gitmelisin” dedi. Para biriktirmiştim yol masraflarımı ancak karşılayabiliyordum. Bu yüzden annemi , ailemi görmeye gidemeden İtalya’ya yola çıktım.
Okula vardığımda her şey benim için olağanüstüydü. Hayallerimin ötesinde , istediğim gibi özgür , üstelik avrupada yaşamaya başlamıştım. Bu arada annemin hastalığı ilerlemiş . Bana haber vermek mecburiyetinde hissetmişler. Nihayet haberim oldu. Param yoktu geri dönüş için. O birkaç gün içinde geri dönüş parasını toparlayabilmek hayatımdaki en zor şeydi. Kendimden hiç bu kadar nefret etmemiştim. Ben eve dönmeden anneme bir şey olur diye çok korkuyordum. Geldiğime geleceğime pişman olmuştum. Hayattaki hiçbir şeyin sevdiğin insanlardan daha fazla önem taşımayacağını o günlerde anladım. Nihayet eve dönebildim. Annem yoğun bakımdaydı. Yaşama şansı çok azdı. Günlerce yoğun bakım ünitesinin kapısından ayrılamadım. Gelmiştim ama ona dokunamıyor, koklayamıyor, sarılamıyordum. Üstelik annemde geldiğimi bilmiyordu. Çünkü komadaydı. Sonra bir mucize oldu. Annem komadan çıktı. İlk cümleleri ise “ Ayşe gelsin” oldu. Ağlamaktan gözlerim davul gibiydi. Anneme öyle bir sarılışım vardı ki . Beni affetmesi için söylemek istediğim öyle çok söz vardı ki. Ama annem “ senin geldiğini biliyor, hissediyordum ama gözlerimi açamıyordum. Üzülme sakın. İyileşeceğim ve ayağa kalkacağım tıpkı eskisi gibi. Seninle gurur duyuyorum. Tam istediğim gibi cesur , ayakları üzerinde duran bir genç kız oldun. Her şey yoluna girecek”. O gün , o saat eridim, yüreğim paramparça oldu. Benim annem muhteşem bir anneymiş ve ben onu daha yeni anlayabilmişim. Her ne olursa olsun evladının üzülmemesi, iyi , sağlıklı, mutlu olması için bu durumda bile beni destekliyor , moral veriyordu
Annemden uzak olduğum yıllar çok zordu….
Sonra mı ne oldu. Annem çok şükür iyileşti. Ben italya’dan vazgeçtim. Türkiye’de yüksek lisans yaptım. En önemlisi annemden artık asla uzak kalmadım. Hala o beni İtalya’ya göndermek için çaba sarfeder. Ama benim için en önemli şey hayatımda annemin olması.
Unutmadan söyleyeyim. Annemin komadan çıktığı gün Anneler Günüydü. Ve ben 6 yıl boyunca anneler gününü hep unutmuştum. Bundan sonra asla unutmayacağım. O gün annemi kaybedebilirdim. Ya da hiç görmek kısmet olmayabilirdi. Hatalarım benim büyümeme, olgunlaşmama faydası oldu elbette . ama onca yıl annemi aslında hatırlamayarak çok üzmüştüm. Annecim seni çok seviyorum. İyi ki varsın.
Sevgiyle Kalın
Lezzet Tramvayı
Cok güzel bir makale olmus 😊
Deryacım teşekkürler