Merhaba ,
Geçen gün , Londra ile ilgili anıları bloga yazan arkadaşları görünce ; ‘ Neden Londra maceralarımı blogta yazmıyorum ? ‘ diye kendi kendime hayıflandım. Seneler öncesi olsa da , okuyanlar için , bir ışık tutar diye sizlere Londra macerelarıma kısaca yer vermek istiyorum.
Neden Londra ? diye düşünenler için baştan anlatmak daha mantıklı olur diye yazıyorum.Benim İngiltere ‘ye gitme hayalim ; ortaokulda başladı. Ortaokuldan beri İngilizce diline olan sevgim den ötürüdür diye düşünüyorum 🙂 Ortaokul arkadaşım ile birlikte hep İngiltere’ye gitme hayallerim vardı. ” Okullarda ingilizce sınav notlarım hep iyi olmakla birlikte ingilizce öğretmenleriyle aram hep iyi olmuştur ” ve hala ingilizce öğretmenlerimle görüşürüm 🙂 seneler geçti ,üniversiteyi bitirdim ve bu hayalimden hiç vazgeçmedim. Neden gitmedin diye düşünenler olmuştur. Derslerden hiçbirşeye sıra gelmiyordu ki . 🙂
Velhasıl ; evlendiğimde , eşimle bu hayalimi paylaşmışım ki hatırlamıyorum. 🙂 Evlendikten bir iki sene sonra , evlilik yıldönümü için , vizeleri benim haberim olmadan halledip ve iş yerimden izin alarak , bavullarımı hazırlayıp Londra maceramız, işe derken havaalanına götürmesi ile başladı. Aradan 8 sene geçmesine rağmen gezimizi dün gibi hatırlıyorum 🙂
10 Gün tur olmadan , İngiltere ‘ yi anlatan kitap ile gezimiz başladı ve kitap bittiğinde bizim gezimizde bitti. Bu kitabı özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitap genelde buyuk kitapevlerinde hala satışta. 🙂
İngiltere için Thy İle uçuş yaptıktan sonra Heathrow havaalanında indik. ilk maceramız havaalanında başladı. Kısaca anlatırsam şu şekilde ;
Arkadaşımız kardeşine götürmemiz için Sucuk vermişti. Sucuğu sırt çantamızın en altına koymuştum. ve uçak indiğinde sırt çantası bendeydi pasaport işlemleri için havalanında yürürken birden bayan polis ve yanındaki kangal köpeği bana doğru geldiklerini gördüm.Nasıl yani demeye kalmadan ?Ben önden , Köpek ve bayan polis arkamdan koşmaya başladım. Sonra aklıma sucuk geldi ki eşime . Sucuk diye bağırdım sonra sırt çantasını eşime refleks icabı 🙂 havadan attım. Bu sefer eşim koşmaya başladı .Sonra Polis lerle konuştum. Kangal Köpeği durdurdular. 1 Saatlik konuşmadan sonra , yazılar yazıldı ve sucuk onlara teslim edildi. 🙂 Meğer sucuk İngiltere’ye götürmek yasakmış tabi bizde bilmiyoruz.Bizim için iyi bir deneyim oldu 🙂
Sonra pasaport işlemleri için sıraya girdik, ,İngiltereye ‘ye ne için geldik , nerde kalacaksınız gibi sorular soruldu sonra , İyi Tatiller dileklerini söyledikten sonra Londra Metrosuna doğru yol aldık. Londra metrosu 9 bölgeden oluşuyor .Önceden planlarımıza göre 1.Bölge ve 2 Bölgeyi gezmeyi planladığımız için , bilet aldık. Yalnız farklı bir bölgeye giderseniz , ceza ödendiğini hatırlatırım 🙂 Tabi ,bu sırada metro haritasını alarak nereye nasıl gideceğimizi anlamaya çalıştık .
İngiltere ‘ de kaldığımız Oteli Vıp Turizm şirketinden ayarlanılmıştı ve Piccadilly meydanında ki , Regent Palace Hotel idi. Otelin girişinde ; Büyük bir tiyatro olduğunu hatırlıyorum.. Piccadilly ‘ yi İstanbul’ da ki Taksim Meydanı olarak düşünün. Benzetmem nasıl ama 🙂
Sırt çantalarımızı oteldeki odaya koyduktan sonra ; ilk durağımız ; Akşam Piccadilly de kaldığımız için , akşamları da her yere yuruyerek gitme imkanımız oluyordu. Yürüyerek gittiğimiz mekanlar, Covent Garden , Soho , China Town ,Leicester Meydanı idi.
Bir arkadaşım ” İngiltere’ ye gitmişken Soho ‘yo gitmeden gelmeyin “ demişti.Bizde bir akşam Soho ‘ya gittik.Sonra , neden arkadaşımın ısrar ettiğini Soho ‘ya gittiğimizde anladık. Soho ‘da genelde cafelerde bayan yok.Sadece erkekler , erkekler ile birlikte. Artık fazla anlatmamın gereği yok diye düşünüyorum 🙂
Ertesi sabah , İngiltere ‘nin meşhur 2 katlı üstü açık otobüsleri ile şehri tanıma açısından, şehir turu attığımızı hatırlıyorum. İngiltere’ye yeni gideceklere tavsiyemdir .
Bir aksam ustude Trafalgar Alanına gitmiştik. Trafalgar alanı Londra ‘nın en büyük meydanı. tam bir kültür sanat etkinliklerinin olduğu bölüm ve bol bol müze ve sergileri ziyaret etmiştik.Girişlerin ücretsiz olduğu Nationall Gallery’e de giriş yapmıştık.
İngiltere genelde parkları ile meşhur. Tüm parklarını gezmeye çalıştığımızda doğrudur. Yalnız. Bir sabah Green Parktayız. @Gurmes2015 ile birlikte bir fotoğraf çektirelim istemiştik. Parktan kim geçtiyse fotoğraf çekemiyeceklerini söylediler. Sabah işe yetişme telaşı içinde olan insanlar ve biz . Sonramı İş başa düştü 🙂
Green Parka hayran kalmıştım çünkü her yer yemyeşil ve çok bakımlıydı.
Sonbahar zamanı gittiğimiz için fotoda yaprakların görüntüsü muhteşemdi . Londra ‘nın en büyük Parkı ise Hyde Park . Parka giriş yaptıktan sonra 3 saate park içinden çıkılmıyor .:) park içinde Prenses Diana’nın ölümüne kadar kaldığı Kensington Sarayı bulunmakta . Ücretsiz olarak bu eve giriş yapabilirsiniz.
Green Park Metro istasyon yakınında Buckingham sarayı bulunmakta .Ingiltere’de Buckingham sarayı ‘nı ziyaret etmek istedik .Fakat bizim gittiğimiz dönemde kraliçe sarayda olduğu için ziyarete kapalı olduğunu söylediler . Biz sabahta gittiğimiz için , Asker değişim törenine denk gelmiştik. Gitmeden önce saatlerini öğrenmenizde fayda var .
Ben bir yere gittiğimde kesinlikle gittiğimiz yerdeki müzeleri gitmeyi çok severim. Müzeler sayesinde o şehir hakkında fazlasıyla bilgi edinmiş olurum. İşte Hazır İngiltere’ye gelmişken bir de British Museum ‘ a gittik. Bristih Muzede , dünyadaki Tüm sanat ve kültür eserlerini burda görmek mümkün. Müze çıkışı İngiltere ‘de ki modaya uyup yakın yerdeki parkta sere serpe oturup sandwitch ve meyve suyu içerek öğle yemeğini yemiştik.
Madame Tussauds Müzesi , dünyaca ünlü kişilerin balmumu heykellerin bulunduğu müze.Aynı zamanda korku tünelide bulunmakta. Müze girişleri müze ve korku tüneli olmak üzere 2 bölümden oluşuyor.
Müze için Bilet alırken kalabalık olduğunu duymuştum. Ekim ayında gittiğimiz için , bilet alma konusunda şanslıydık. Hem müze hemde korku tüneline giriş yaptık. ilk olarak , Korku tüneli girişinde karanlık bir odaya giriyorsunuz ve tanımadığınız bir kişi karanlıktan göremediğimiz için çarparak yürüyor ve beni gerçekten korkuttu ki çığlık çığlıga çıkış yaptığımı hatırlıyorum. ve sonra balmumu müzesini gezdik.
Tabi @Gurmes2015 namı adı ile eşim de hemen misilleme yaparak Jennifer Lopez ile foto çektirdi 🙂 ve Londra Kalesine ve İngiliz Askerleri :)Tabi Londra Kalesinde @Gurmes2015 ve @Lezzet Tramvayı
Evlilik yıldönümü gecesi eşim akşam yemeğini yemek için İngiliz Şef Jamie Oliver ‘ın restaurantı Fifteen Restaurant ‘ı ayarlamış. Bu restaurant ‘ın ayrı bir özelliği vardı. Birincisi işsiz ve mesleği olmayan gençlerin buraya gelerek şef ve garson olarak yetiştirilmesi ve diğer restaurantlarda iş bulmasına olanak sağlanması. Restaurantın Diğer özelliğide ; Tom Cruise Amerikan öğle yemeğini yemek için İngiltere ‘ ye bu restaurant a geliyormuş .
Eşimde hemen rezerve etmiş ama o zamanın parası ile eşimin 300 sterlin verdiğini hatırlıyorum .Yemekler nasıl diye sorarsanız akşam doymadık çünkü Türkiye ‘de bol kepçe alışmışız. 🙂 akşam geç saatlerde çıkınca açık olan başka bir yere yemeğe gitmiştik. Yemek Görsellerini çekmediğim için sizlerle paylaşamıyorum. Restaurant adresi ise Old Street metro istasyonuna çok yakındı.
Böyle ambiansı güzel bir restauranta gelmişiz ve o günün fotoğraf makinesi ile bir fotoğraf çektirmeden olmaz değil mi ?
Thames Nehri Kenarında Jubilee Gardens’da bulunan London Eye turistik olan devasal bir dönmedolap .:) Londra yı tepeden kuşbaşı seyretmek isterseniz binmenizi öneririm. Büyük bir dönmedolap 30 kişilik civarında ve belli zamanlarda duraklayarak Londra’nın eşşsiz manzarasını, büyük bir zevkle sindire sindire seyredebiliyorsunuz.
Londra ‘ya gelmişken , Big Ben ‘ e gelmeden olmaz. Londra denilince aklıma hep bu büyük saat gelirdi .Yabancı dergilerde bu saatin fotosunu görmeyen yoktur diye düşünüyorum. 🙂
Big Ben , Thames Nehri kenarında İngiliz Parlemontosunun hemen yanında yer almaktadır. Londra’nın simgesi haline gelen Big Ben ‘ i yani saat kulesini ) görmeye gittiğinizde , bol bol fotoğraf çekmeyi unutmayın derim.
İngiltere denilince Harrods Magazalarını duymuşsunuzdur. Londra ‘nın batısında yer alan Knightsbridge‘ de Harrods Mağazasına gittik. Devasal ve muhteşem dekoru olan bu mağaza dan Londra zenginleri alışveriş yaptığı için sanırım , fiyatlar çok pahallı .
Gezimizin son gününü Greenwitch ‘e ayırduk.Grenwitch bildiğiniz gibi Grenwicth Gözlemevine gelmek için büyük bir parkın içine girdik. ve tepede yer alan Gözlem evine doğru yürüdük. Gözlem evinin ,Tüm öğrencilerin görmesi gereken bir yer olarak düşünüyorum. Greenwitch ‘ e gitmişken pazara gitmenizi de tavsiye ederim. Doğal ürünlerin ve antikaların satıldığı pazarı gezerken büyük keyif alacağınızı düşünüyorum.
İngiltere ‘de Gezilmesi Gereken Yerler
- İngiltere ‘ye gidince ilk olarak açık ingiliz otobusleriyle şehir turu yapmayı unutmayın 🙂
- İngiltere genelde parklarıyla meşhur özellikle Hyde Park , Green Park ,
- Parkın içinde hayvanat bahçesi olan Regent Park
- Hyde Park içinde Prenses Diana’nın kaldığı Kensington Sarayı
- Buckingham sarayı
- Thames Nehir Kenarında London Eye ile Londra ‘yı tepeden seyretmek için ideal .
- Londra ‘nın ünlü saat kulesi Big Ben i ziyaret edin.
- Londra Kalesi
- Müze severler için özellikle British Museum
- Trafalger Meydanı serigi ve kültür sanat severler için ideal bir yer .
- Balmumu Heykelleri müzesi ve korku tünelinin bulunduğu Madarne Tussuauds ‘ı görmeden gelmeyin 🙂 Ücretli .
- Oxford Street
Evet bu 10 günlük turun sonunda farklı bir kültür ve farklı yemekler derken abartısız 3 kilo almıştım. Ama çok keyif aldığım bir gezi olmuştu .Birkaç sene içinde ise İpek kızımla tekrar aynı turu yapacağız diye düşünüyorum.
Evet 10 gunluk Londra Günlüğümün sonuna geldik. Umarım keyifle okursunuz.
Sevgiyle Kalın
LEZZET TRAMVAYI
Lezzete Giden Yol Lezzet Tramvayı İle geçer